Haber Detayı

Çelikte 10 yılın en büyük resesyonu!


Çelik endüstrisi Çin’in yarattığı krizden geçiyor. Talep azalırken stoklar büyüyor. Çin, ihracatı 100 milyon tona çıkararak dünyayı çeliğe boğdu. Fiyatlar son 11 yılın en düşük seviyesinde. Sektörde iflaslar başladı.

Evrim KÜÇÜK

DIŞ HABERLER - Son zamanlarda Türk çelik üreticisinin de şikayetçi olduğu düşen fiyatlar küresel çelik sektörünü giderek büyüyen bir kriz ile karşı karşıya getirdi. Otomotivden inşaata kadar birçok sektörde kullanılan çeliğin fiyatı, Çin’in yarattığı çelik seliyle son 11 yılın en düşük seviyesinde. Sektör ciddi bir resesyondan geçiyor. Üretim fazlası ve düşen fiyatlar nedeniyle dünya genelinde çelik üreticilerinin karları giderek azalırken, Avrupa’da tasfiyeler başladı. Çin’in en büyük üreticilerinden birinin de temerrüde düşebileceği belirtiliyor. Uzmanlara göre birçok şirket daha kapısına kilit vurmak zorunda kalabilir fakat talebin hız kestiği bir dönemde, bu bile sektörde karlılığın artması için yeterli olmayabilir. Çin menşeli ürünlerin bir tsunami gibi tüm dünyada piyasaları alt üst ettiğini belirten Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan, “Son gelişmelerde dünyada üretimini yavaşlatan veya tamamen durduran firmalar var. Türkiye’de sektör, birkaç istisna dışında mücadelesini sürdürüyor. Bazı pazarların kapanmasıyla birlikte Çin’in Türkiye gibi korunmasız pazarlara daha fazla yoğunlaşıyor. bu fırtınalı dönemde yurtiçi talebin azami ölçüde yurtiçi üretimle karşılanmasını mümkün kılacak mekanizmaların kurulmasına ihtiyaç var” dedi.

İngiltere’nin ikinci büyük çelik üreticisi SSI UK, fiyatlardaki sert gerileme ve Çin’den yapılan ithalattaki artışı gerekçe göstererek geçtiğimiz günlerde tasfiye kararı aldı. Güney Afrika’nın ikinci büyük çelik üreticisi Evraz Highveld Steel ve Vanadum da ifl as koruma işlemleri yürütürken, sektörün devlerinden Hintli Tata Steel ve Amerikan US Steel de bu yıl üretim kapasitelerini düşürdü.

Uzmanlarsa bu yıl alınan tedbirlerinin hiçbirinin sektörün sorunlarını çözmeye yetmeyeceği uyarısı yapıyor. VTB Capital’in emtia araştırmaları bölüm başkanı Wiktor Bielski, Reuters’a yaptığı değerlendirmede, sektörün son 10 yılın en kötü resesyonunu yaşadığını söyledi. Şu an sektörün 1991-92 krizindeki kadar kötü bir dönemden geçtiğini ifade eden Bielski, “Zarar görmeyen hemen hiç kimse yok. Cari fiyatlarla küresel endüstrinin yalnızca Çelik endüstrisi Çin’in yarattığı krizden geçiyor. Talep azalırken stoklar büyüyor. Çin, ihracatı 100 milyon tona çıkararak dünyayı çeliğe boğdu. Fiyatlar son 11 yılın en düşük seviyesinde. Sektörde iflaslar başladı. Türk üreticiler, iç pazarın korumasız olduğuna dikkat çekerek, yerli üretime destek mekanizması kurulmasını istedi. yüzde 50’sinden daha azı kar elde edebiliyor” dedi.

Danışmanlık şirketi CRU de 2.3 milyar tonluk çelik üretme kapasitesinin 700 milyon tonunun atıl vaziyette olduğunu, zaten 2020 yılına kadar piyasanın dengelenmesi için 400-500 milyon ton üretim kesintisinin gerektiğini belirtiyor. Az sayıda kişi ise bu kesintilerin hayata geçeceğini çünkü atıl olduğu tahmin edilen kapasitenin 300 milyon tonun Çin’de bulunduğu ve milyonlarca kişinin çelik sektöründe istihdam edildiği bu ülkede üretimde büyük bir düşüşün toplumsal huzursuzluğa yolaçabileceği belirtiliyor.

Türkiye, gelişmiş ülkelerden avantajlı

Çin Demir Çelik Birliği’nden (CISA) bir yetkili ise, “Bu piyasanın kuralı. Çin olması bile diğer üreticiler yani rekabet gücü daha yüksek olan Hintli, Rus ya da Türk üreticiler gelişmiş ülkelerdeki yüksek maliyetli üreticilerden daha fazla yaşayacak” değerlendirmesini yaptı. CISA, geçtiğimiz yıl yüzde 50 artarak 94 milyon tona ulaşan çin’in çelik ihracatının bu yıl 100 milyon tonu aşmasını bekliyor. Çin’den dünyaya yayılan çelik dalgası dünya genelinde fiyatların 11 yılın en düşük seviyesine inmesine neden oldu.

Çin çeliğinin fiyatı AB’de maliyetin bile altında

Son birkaç hafta içinde çelik fiyatları, demir cevheri fiyatlarından daha hızlı bir düşüş kaydetti. Güney Avrupa’da Çin’den gelen çeliğin fiyatı 300 euro/ton ile AB’nin maliyetin bile altında. MEPS analistlerine göre sektörde canlanma için talepte ciddi bir artışa ihtiyaç var ancak küresel ekonomideki yavaşlama dikkate alındığında bunun kısa vadede olması beklenmiyor.

Bu arada gözler, Çin’in büyük üreticilerinden Sinosteel’in gelecek hafta vadesi gelen tahvillerinde. Ancak Sinosteel’in ödeme yapamayarak temerrüde düşebileceği belirtiliyor. Bu Çin’in yerel tahvil piyasasında gerçekleşecek ilk çelik temerrüdü olacak. Çin’de tahvil ihraç etmiş olan çelit şirketlerinin geliri yılın ilk yarısında yüzde 20 geriledi ve şirketlerin yarısından fazlası zarar etti. Sektörde zarar edenlerin ve ifl as bayrağı çekmek zorunda kalanların artabileceği uyarıları yapılıyor.

Küresel talebin bu yıl yüzde 1.7 azalması bekleniyor

Dünya Çelik Birliği (World Steel), Çin ekonomisinde büyümenin yavaşlamasının da etkisiyle bu yıl global çelik talebinde yüzde 1,7 düşüş beklediklerini, ancak 2016 yılında gerek gelişmiş, gerekse gelişmekte olan piyasalarda büyümenin etkisiyle talepte toparlanma olacağını öngördüklerin bildirdi. Global çelik talebinin bu yıl 1,51 milyar tona gerileyeceğini tahmin eden World Steel, 2016 yılında ise talebin yüzde 0,7 artarak 1,52 milyar ton olmasını bekliyor. 2014 yılındra çelik talebi yüzde 0,7 artışla 1,54 milyar ton olmuştu. Dünyanın en büyük çelik tüketicisi olan Çin’in talebinin bu yıl yüzde 3,5 düşüşle 686 milyon tona gerileyeceğini öngören World Steel, Çin’in talebinin gelecek yıl da yüzde 2 azalarak 672 tona ineceğini tahmin etti. World Steel Ekonomi Komitesi Başkanı Jurgen Kerkhoff yaptığı değerlendirmede, “Çelik sanayii Çin’deki hızlı ekonomik kalkınmanın etkisiyle yaşanan büyük bir büyüme konjonktürünün sonuna ulaştı. Çelik sektörü şu anda, diğer kalkınmakta olan ülkelerin yeni bir majör büyüme konjontörü oluşturmak için yeterli büyüklüğe ve güce ulaşacakları zamana kadar devam edecek bir düşük büyümeyi yaşıyor” ifadelerini kullandı. World Steel’e göre Çin dışarıda bırakıldığında global çelik talebi bu yıl yüzde 0.2 azalacak ve 2016 yılında yüzde 2.9 büyüyecek. Çin hariç gelişmekte olan ekonomilerin çelik talebinin ise bu yıl yüzde 1.7 ve gelecek yıl yüzde 3,8 büyümesi bekleniyor. Gelişmiş ekonomilerde ise talebin bu yıl yüzde 1.7 daralacağı ve gelecek yıl yüzde 1.8 büyüyeceği tahmin ediliyor. Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması (NAFTA) bölgesinde işlenmiş çelik talebinin bu yıl yüzde 2.7 küçülerek 140.8 milyon tona düşmesi bekleniyor ancak 2016’da ise yüzde 2.1 büyüme ile 143.7 milyon tona ulaşacağı tahmin ediliyor.

Dünyada üretimi durduranlar var, Türkiye mücadele ediyor

Hüseyin GÖKÇE

ANKARA - Çin menşeli ürünlerin bir tsunami gibi tüm dünyada piyasaları alt üst ettiğini belirten Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan, keskinleşen rekabet ve ülkelerin kendi üreticilerini korumaya almalarına karşılık Çin’in ihracatını sürdürmeye gayret ettiğini bildirdi. Yayan, DÜNYA’ya yaptığı açıklamada, son gelişmelerde dünyada üretimini yavaşlatan veya tamamen durduran firmaların olduğunu, Türkiye’de ise sektörün birkaç istisna dışında mücadelesini sürdürdüğünü kaydetti. Bazı pazarların kapanmasıyla birlikte Çin’in Türkiye gibi korunmasız pazarlara daha fazla yoğunlaştığını belirten Yayan, fırtınalı dönemde yurtiçi talebin azami ölçüde yurtiçi üretimle karşılanmasını mümkün kılacak mekanizmaların kurulmasına ihtiyaç duyulduğunu bildirdi. Çin kaynaklı fırtınanın etkilerinin, bazı ülkelerde çelik üreticilerinin faaliyetlerini yavaşlatmaları, geçici olarak durdurmaları, ya da tümüyle sona erdirmelerine yol açtığını belirten Veysel Yayan, “Türkiye’de istisnai birkaç örnek dışında, Türk çelik sektörü bu yeni problemle etkin bir şekilde mücadele etme gayretini sürdürüyor. Türk çelik sektörünün sahip olduğu teknoloji ve karar mekanizmalarındaki yüzde 100 özel sektör olmasından kaynaklanan etkinlik, Çin’in yol açtığı olumsuzluklarla mücadele etmeyi nispeten kolaylaştırıyor. Ancak bu durum, tek başına, mücadelenin başarılı bir şekilde sonuçlandırılmasına yetmiyor” dedi. Yayan Türk çelik sektörünün bu durumdan kurtulabilmesi için yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:“Gerekli dönüşümün sağlanabilmesi, katma değeri yüksek yeni ürünlerin üretimine geçilmesi, daha düşük maliyetlerle üretimi ve girdi farklılaştırılmasını mümkün kılacak teknolojik yatırımların gerçekleştirilmesi gibi, sektördeki dönüşümü mümkün kılacak teşvik mekanizmalarının oluşturulmasına, bu çerçevede Avrupa Kömür Çelik Topluluğu ile aramızdaki Serbest Ticaret Anlaşması’nın da buna imkân sağlayacak şekilde revize edilmesine ihtiyaç duyuluyor. Bu konuda kamunun desteği olmadan, sektörün kendi başına bu dönüşümü gerçekleştirmesini öngören beklentilerin gerçekleşmesi mümkün görülmüyor. Bu kadar sıkıntılı bir dönemde, dünyadaki diğer ülkeler gibi, Türkiye’nin de çelik sektörünü, dampingli, devlet destekli ve kalitesiz ürün ithalatının yol açtığı haksız rekabet karşısında yalnız bırakmamasına, uluslar arası piyasalardaki bu fırtınalı dönemde yurtiçi talebin azami ölçüde yurtiçi üretimle karşılanmasını mümkün kılacak mekanizmaların kurulmasına ihtiyaç duyuluyor.”Yayan, “Yeterince korunmayan Türk çelik piyasasını hedef haline getirdiği hususu da dikkate alınarak, dünya çelik sektöründeki çok yönlü gerilemenin dibinin görünmediği bir dönemde, dampingli ve devlet destekli ithal ürün girişine karşı önlem çalışmalarının hızlandırılmasına ihtiyaç duyuluyor” ifadelerini kullandı.


Çelik endüstrisi Çin’in yarattığı krizden geçiyor. Talep azalırken stoklar büyüyor. Çin, ihracatı 100 milyon tona çıkararak dünyayı çeliğe boğdu. Fiyatlar son 11 yılın en düşük seviyesinde. Sektörde iflaslar başladı.

Evrim KÜÇÜK

DIŞ HABERLER - Son zamanlarda Türk çelik üreticisinin de şikayetçi olduğu düşen fiyatlar küresel çelik sektörünü giderek büyüyen bir kriz ile karşı karşıya getirdi. Otomotivden inşaata kadar birçok sektörde kullanılan çeliğin fiyatı, Çin’in yarattığı çelik seliyle son 11 yılın en düşük seviyesinde. Sektör ciddi bir resesyondan geçiyor. Üretim fazlası ve düşen fiyatlar nedeniyle dünya genelinde çelik üreticilerinin karları giderek azalırken, Avrupa’da tasfiyeler başladı. Çin’in en büyük üreticilerinden birinin de temerrüde düşebileceği belirtiliyor. Uzmanlara göre birçok şirket daha kapısına kilit vurmak zorunda kalabilir fakat talebin hız kestiği bir dönemde, bu bile sektörde karlılığın artması için yeterli olmayabilir. Çin menşeli ürünlerin bir tsunami gibi tüm dünyada piyasaları alt üst ettiğini belirten Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan, “Son gelişmelerde dünyada üretimini yavaşlatan veya tamamen durduran firmalar var. Türkiye’de sektör, birkaç istisna dışında mücadelesini sürdürüyor. Bazı pazarların kapanmasıyla birlikte Çin’in Türkiye gibi korunmasız pazarlara daha fazla yoğunlaşıyor. bu fırtınalı dönemde yurtiçi talebin azami ölçüde yurtiçi üretimle karşılanmasını mümkün kılacak mekanizmaların kurulmasına ihtiyaç var” dedi.

İngiltere’nin ikinci büyük çelik üreticisi SSI UK, fiyatlardaki sert gerileme ve Çin’den yapılan ithalattaki artışı gerekçe göstererek geçtiğimiz günlerde tasfiye kararı aldı. Güney Afrika’nın ikinci büyük çelik üreticisi Evraz Highveld Steel ve Vanadum da ifl as koruma işlemleri yürütürken, sektörün devlerinden Hintli Tata Steel ve Amerikan US Steel de bu yıl üretim kapasitelerini düşürdü.

Uzmanlarsa bu yıl alınan tedbirlerinin hiçbirinin sektörün sorunlarını çözmeye yetmeyeceği uyarısı yapıyor. VTB Capital’in emtia araştırmaları bölüm başkanı Wiktor Bielski, Reuters’a yaptığı değerlendirmede, sektörün son 10 yılın en kötü resesyonunu yaşadığını söyledi. Şu an sektörün 1991-92 krizindeki kadar kötü bir dönemden geçtiğini ifade eden Bielski, “Zarar görmeyen hemen hiç kimse yok. Cari fiyatlarla küresel endüstrinin yalnızca Çelik endüstrisi Çin’in yarattığı krizden geçiyor. Talep azalırken stoklar büyüyor. Çin, ihracatı 100 milyon tona çıkararak dünyayı çeliğe boğdu. Fiyatlar son 11 yılın en düşük seviyesinde. Sektörde iflaslar başladı. Türk üreticiler, iç pazarın korumasız olduğuna dikkat çekerek, yerli üretime destek mekanizması kurulmasını istedi. yüzde 50’sinden daha azı kar elde edebiliyor” dedi.

Danışmanlık şirketi CRU de 2.3 milyar tonluk çelik üretme kapasitesinin 700 milyon tonunun atıl vaziyette olduğunu, zaten 2020 yılına kadar piyasanın dengelenmesi için 400-500 milyon ton üretim kesintisinin gerektiğini belirtiyor. Az sayıda kişi ise bu kesintilerin hayata geçeceğini çünkü atıl olduğu tahmin edilen kapasitenin 300 milyon tonun Çin’de bulunduğu ve milyonlarca kişinin çelik sektöründe istihdam edildiği bu ülkede üretimde büyük bir düşüşün toplumsal huzursuzluğa yolaçabileceği belirtiliyor.

Türkiye, gelişmiş ülkelerden avantajlı

Çin Demir Çelik Birliği’nden (CISA) bir yetkili ise, “Bu piyasanın kuralı. Çin olması bile diğer üreticiler yani rekabet gücü daha yüksek olan Hintli, Rus ya da Türk üreticiler gelişmiş ülkelerdeki yüksek maliyetli üreticilerden daha fazla yaşayacak” değerlendirmesini yaptı. CISA, geçtiğimiz yıl yüzde 50 artarak 94 milyon tona ulaşan çin’in çelik ihracatının bu yıl 100 milyon tonu aşmasını bekliyor. Çin’den dünyaya yayılan çelik dalgası dünya genelinde fiyatların 11 yılın en düşük seviyesine inmesine neden oldu.

Çin çeliğinin fiyatı AB’de maliyetin bile altında

Son birkaç hafta içinde çelik fiyatları, demir cevheri fiyatlarından daha hızlı bir düşüş kaydetti. Güney Avrupa’da Çin’den gelen çeliğin fiyatı 300 euro/ton ile AB’nin maliyetin bile altında. MEPS analistlerine göre sektörde canlanma için talepte ciddi bir artışa ihtiyaç var ancak küresel ekonomideki yavaşlama dikkate alındığında bunun kısa vadede olması beklenmiyor.

Bu arada gözler, Çin’in büyük üreticilerinden Sinosteel’in gelecek hafta vadesi gelen tahvillerinde. Ancak Sinosteel’in ödeme yapamayarak temerrüde düşebileceği belirtiliyor. Bu Çin’in yerel tahvil piyasasında gerçekleşecek ilk çelik temerrüdü olacak. Çin’de tahvil ihraç etmiş olan çelit şirketlerinin geliri yılın ilk yarısında yüzde 20 geriledi ve şirketlerin yarısından fazlası zarar etti. Sektörde zarar edenlerin ve ifl as bayrağı çekmek zorunda kalanların artabileceği uyarıları yapılıyor.

Küresel talebin bu yıl yüzde 1.7 azalması bekleniyor

Dünya Çelik Birliği (World Steel), Çin ekonomisinde büyümenin yavaşlamasının da etkisiyle bu yıl global çelik talebinde yüzde 1,7 düşüş beklediklerini, ancak 2016 yılında gerek gelişmiş, gerekse gelişmekte olan piyasalarda büyümenin etkisiyle talepte toparlanma olacağını öngördüklerin bildirdi. Global çelik talebinin bu yıl 1,51 milyar tona gerileyeceğini tahmin eden World Steel, 2016 yılında ise talebin yüzde 0,7 artarak 1,52 milyar ton olmasını bekliyor. 2014 yılındra çelik talebi yüzde 0,7 artışla 1,54 milyar ton olmuştu. Dünyanın en büyük çelik tüketicisi olan Çin’in talebinin bu yıl yüzde 3,5 düşüşle 686 milyon tona gerileyeceğini öngören World Steel, Çin’in talebinin gelecek yıl da yüzde 2 azalarak 672 tona ineceğini tahmin etti. World Steel Ekonomi Komitesi Başkanı Jurgen Kerkhoff yaptığı değerlendirmede, “Çelik sanayii Çin’deki hızlı ekonomik kalkınmanın etkisiyle yaşanan büyük bir büyüme konjonktürünün sonuna ulaştı. Çelik sektörü şu anda, diğer kalkınmakta olan ülkelerin yeni bir majör büyüme konjontörü oluşturmak için yeterli büyüklüğe ve güce ulaşacakları zamana kadar devam edecek bir düşük büyümeyi yaşıyor” ifadelerini kullandı. World Steel’e göre Çin dışarıda bırakıldığında global çelik talebi bu yıl yüzde 0.2 azalacak ve 2016 yılında yüzde 2.9 büyüyecek. Çin hariç gelişmekte olan ekonomilerin çelik talebinin ise bu yıl yüzde 1.7 ve gelecek yıl yüzde 3,8 büyümesi bekleniyor. Gelişmiş ekonomilerde ise talebin bu yıl yüzde 1.7 daralacağı ve gelecek yıl yüzde 1.8 büyüyeceği tahmin ediliyor. Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması (NAFTA) bölgesinde işlenmiş çelik talebinin bu yıl yüzde 2.7 küçülerek 140.8 milyon tona düşmesi bekleniyor ancak 2016’da ise yüzde 2.1 büyüme ile 143.7 milyon tona ulaşacağı tahmin ediliyor.

Dünyada üretimi durduranlar var, Türkiye mücadele ediyor

Hüseyin GÖKÇE

ANKARA - Çin menşeli ürünlerin bir tsunami gibi tüm dünyada piyasaları alt üst ettiğini belirten Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan, keskinleşen rekabet ve ülkelerin kendi üreticilerini korumaya almalarına karşılık Çin’in ihracatını sürdürmeye gayret ettiğini bildirdi. Yayan, DÜNYA’ya yaptığı açıklamada, son gelişmelerde dünyada üretimini yavaşlatan veya tamamen durduran firmaların olduğunu, Türkiye’de ise sektörün birkaç istisna dışında mücadelesini sürdürdüğünü kaydetti. Bazı pazarların kapanmasıyla birlikte Çin’in Türkiye gibi korunmasız pazarlara daha fazla yoğunlaştığını belirten Yayan, fırtınalı dönemde yurtiçi talebin azami ölçüde yurtiçi üretimle karşılanmasını mümkün kılacak mekanizmaların kurulmasına ihtiyaç duyulduğunu bildirdi. Çin kaynaklı fırtınanın etkilerinin, bazı ülkelerde çelik üreticilerinin faaliyetlerini yavaşlatmaları, geçici olarak durdurmaları, ya da tümüyle sona erdirmelerine yol açtığını belirten Veysel Yayan, “Türkiye’de istisnai birkaç örnek dışında, Türk çelik sektörü bu yeni problemle etkin bir şekilde mücadele etme gayretini sürdürüyor. Türk çelik sektörünün sahip olduğu teknoloji ve karar mekanizmalarındaki yüzde 100 özel sektör olmasından kaynaklanan etkinlik, Çin’in yol açtığı olumsuzluklarla mücadele etmeyi nispeten kolaylaştırıyor. Ancak bu durum, tek başına, mücadelenin başarılı bir şekilde sonuçlandırılmasına yetmiyor” dedi. Yayan Türk çelik sektörünün bu durumdan kurtulabilmesi için yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:“Gerekli dönüşümün sağlanabilmesi, katma değeri yüksek yeni ürünlerin üretimine geçilmesi, daha düşük maliyetlerle üretimi ve girdi farklılaştırılmasını mümkün kılacak teknolojik yatırımların gerçekleştirilmesi gibi, sektördeki dönüşümü mümkün kılacak teşvik mekanizmalarının oluşturulmasına, bu çerçevede Avrupa Kömür Çelik Topluluğu ile aramızdaki Serbest Ticaret Anlaşması’nın da buna imkân sağlayacak şekilde revize edilmesine ihtiyaç duyuluyor. Bu konuda kamunun desteği olmadan, sektörün kendi başına bu dönüşümü gerçekleştirmesini öngören beklentilerin gerçekleşmesi mümkün görülmüyor. Bu kadar sıkıntılı bir dönemde, dünyadaki diğer ülkeler gibi, Türkiye’nin de çelik sektörünü, dampingli, devlet destekli ve kalitesiz ürün ithalatının yol açtığı haksız rekabet karşısında yalnız bırakmamasına, uluslar arası piyasalardaki bu fırtınalı dönemde yurtiçi talebin azami ölçüde yurtiçi üretimle karşılanmasını mümkün kılacak mekanizmaların kurulmasına ihtiyaç duyuluyor.”Yayan, “Yeterince korunmayan Türk çelik piyasasını hedef haline getirdiği hususu da dikkate alınarak, dünya çelik sektöründeki çok yönlü gerilemenin dibinin görünmediği bir dönemde, dampingli ve devlet destekli ithal ürün girişine karşı önlem çalışmalarının hızlandırılmasına ihtiyaç duyuluyor” ifadelerini kullandı.