Haber Detayı

İSO, sanayide “2 sorun” için 2 işbirliği başlattı


İSO, sanayide ‘katma değer odaklı üretim’e geçiş ve kârları eriten ağırfinansman giderleri için İstanbul Ticaret Üniversitesi ile proje başlattı

Geçtiğimiz hafta açıklanan İSO 500 sonuçlarını değerlendiren İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, sanayide rakamlara da yansıyan temel sorunlara çözüm için İstanbul Ticaret Üniversitesi ile iki alanda işbirliği başlattıklarını söyledi. Büyük kuruluşlarda Ar – Ge harcamalarının binde 7.4 düzeyinde olduğuna dikkat çeken Bahçıvan, birinci çalışmanın bu konuda olduğunu, üniversite ile “katma değerli üretim odaklı” sanayi yapısını geliştirmek için, “Sanayi Politikaları ve Kalkınma Merkezi” kurma çalışmaları yürüttüklerini açıkladı. Bahçıvan, ikinci işbirliği alanının da finansman konusunda olduğunu, yine Ticaret Üniversitesi ile ‘Finansal İnovasyon’ konusunda çalışacaklarını söyledi. Bilindiği gibi İSO 500 sonuçları, “finansman giderlerinin sanayicinin kar ortağı olduğunu” ortaya koymuştu.

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi haziran ayı olağan toplantısı, “İSO 500 Aynasından Ekonomi ile Sanayimizdeki Ana Sorunlar ve Çözüm Yolları” gündemi ile gerçekleştirildi. İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, açılışta yaptığı konuşmada, sanayinin temel sorunlarına değindikten sonra bu sorunların çözümü için İstanbul Ticaret Üniversitesi ile yaptıkları 2 alanlı işbirliğini anlattı. Bahçıvan, şöyle dedi: “Türkiye sanayisinin hantal boyutundan ileri teknoloji kullanan ve Ar-Ge altyapısını güçlendiren bir yapıya dönüştürülmesi gerekiyor. İşbirliğimiz, sanayi firmalarının küresel rekabet yarışında geri kalmamasına katkı sağlayacak.‘İstanbul Sanayi Strateji Belgesi’nde sanayinin küresel rekabet gücünü artırmak üzere önerdiğimiz 18 strateji arasında, üniversite-sanayi işbirliği ile ileri teknoloji kullanımının artırılması da vardı. Geçen hafta açıkladığımız İSO-500 Büyük Kuruluş – 2014 yılı verileri gösterdi ki sanayi kuruluşlarının Ar-Ge ve teknoloji yoğunlukları açısından önlerinde oldukça uzun bir yol var. 500 Büyük Kuruluşun Ar-Ge harcamalarının üretimden satışlara oranı binde 7.4 gibi düşük düzeyde iken, yüksek teknolojilerin yaratılan katma değer içindeki payı ise sadece yüzde 3.2 oldu. Bu sonuçlar, Türkiye’nin ihtiyacı olan istikrarlı büyümenin, katma değerli üretim odaklı olması gerektiğini net bir şekilde ortaya koyuyor. Sanayi Politikaları ve Kalkınma Merkezi kurma çalışmaları sonuçlanmak üzere. Üniversitesi bünyesinde yüksek lisans programı da açıldı. Program, sanayi firmalarının katma değerli üretimle kendisini geliştirerek küresel rekabet yarışında geri kalmamasına katkı sağlayacak. Programa İSO’da akademik kariyeri bulunan eksperler de öğretim desteği verecek.”

İkinci proje: Finansal inovasyon

Sanayicinin en önemli sorunlarından birinin de finansal yönetim olduğuna dikkat çeken Bahçıvan, bu konuda şu değerlendirmeyi yaptı:
“Sanayici iki yıldır esas faaliyetinden kazandığı paranın yarısını finansal giderlere harcamak zorunda kaldı. Geçen yıl da bunun altını çizmiştik. Ne yazık ki bu yıl da aynı durum ile karşı karşıyayız. 2013 yılında faaliyet kârları 36,5 milyar lirayı bulan 500 Büyük Sanayi Kuruluşu, bunun yarısından çoğunu, 19 milyar lirasını finansman gideri olarak kaybetmişti. Bu yıl da 30 milyar lira olan esas faaliyet gelirlerinin yine yarısından fazlasını, 16 milyar lirasını finansman gideri olarak kaybetmiş. Faaliyet kârlılığı ile ilgili bir diğer önemli gösterge de geçen yıl ilk kez kullandığımız EBITDA verileri. Bu veriler de faaliyet kârlılığındaki gerilemeyi teyit ediyor. 500 Büyük’te EBITDA oranı geçen yıl yüzde 11 iken, bu yıl yüzde 10,7’ye indi. Toplam borçların aktif toplamı içindeki payına baktığımızda da sanayi sektörümüzün içinde bulunduğu finansman yükünü açıkça görebiliyoruz. Sanayicinin bu alanda ciddi bir inovasyona ihtiyacı var. Ticaret Üniversitemiz ile bir diğer önemli işbirliği konumuz ‘Finansal İnovasyon’ alanındadır. Önümüzdeki günlerde uluslararası konuşmacıların katılımıyla bu konuda bir panel hayata geçireceğiz.”

Türkiye’de uzlaşının başarılması gerekiyor

İSO Başkanı Bahçıvan, ekonomiyi ana gündem maddesi yapan bir yaklaşımın tüm siyasi partilerce benimsenmesi gerektiğine inandıklarının altını çizerek, böyle bir yaklaşımın seçmen iradesine karşı gösterilecek en tutarlı ve sorumlu davranış olacağını ifade etti.

Türkiye’de yıllardır koalisyon pazarlıklarının, müzakerelerinin nasıl yapıldığını biraz unuttuklarını belirten Bahçıvan, koalisyonlar noktasında bugünkü tablo böyle bir resim ortaya koymuşsa, bunun pozitif bir enerji beklentisiyle değerlendirilmesinin Türkiye’nin ekonomik geleceğinin hayrına olacağına inandıklarını bildirdi. Türkiye’de uzlaşının başarılması gerektiğine değinen Bahçıvan, müzakere sürecinin tüm sosyal çevrelerce sabırla beklenmesini ve pazarlıkların belli bir noktaya gelene kadar tüm parti liderlerine anlayış gösterilmesi gerektiğini vurguladı.

Sanayici samimi koalisyon istiyor

SERCAN AKINCI / İSTANBUL

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay, 7 Haziran seçimlerinin ardından tek parti iktidarının yerini muhtemel bir koalisyon yönetimine bıraktığını ifade ederek, “1970’lerin ve 1990’ların, memleketi çürüten, farklı ajandalara sahip, enerjimizi emen samimiyetsiz koalisyonlarını tekrar yaşamak istemiyoruz. Bu nedenle partilerimizin milletin verdiği mesajı alıp, güçlü bir icraat koalisyonu kurmasını talep ediyoruz. Türk siyasetinin de artık bu olgunluğa eriştiğine inanıyoruz” dedi. Bugün şartların, bir an önce uyumlu ve icracı bir hükümet kurup, sorunların hızla üzerine gidilmesi gerektiğini belirten Okyay, şöyle devam etti: “Ülkenin 500 büyük sanayi kuruluşunun mali yapısı ve faaliyet karlılığı giderek erozyona uğruyor. Bu erozyon, sanayide yapmamız gereken büyük dönüşüm için güç kaybetmemize neden oluyor. Bakınız, 500 büyük sanayi kuruluşumuzu tek bir şirket saysak ancak Apple’ı yakalayabiliyor. Sınırımızda birçok örgütün birbiri ile savaşı nedeniyle hareketlilik yaşarken ve dünyadaki 10 mülteciden biri ülkemize sığınmışken, Avrupa Birliği tam üyelik yolunda bizi oyalarken, en büyük pazarlarımız klasik büyüme sorunu nedeniyle ayaklarımızı bağlarken, bize yeni bir oyun planı lazım. Dünyada yeni bir trend var. Artık ülkeler büyük projelerle değil öncelikler listesiyle ilerliyor. Bize göre; ‘Türkiye yeniden nasıl bir cazibe merkezi olacak? Şirketlerimizin finansmana erişimi nasıl kolaylaşacak? Sanayide ihtiyaç duyduğumuz teknoloji dönüşümü nasıl hayata geçecek? Kadınımızı ekonominin içine daha nasıl dahil edeceğiz? Kalkınmanın motoru olan eğitimde doğru bir sisteme nasıl geçeceğiz? Sivil ve evrensel değerleri aşan yeni bir Anayasayı nasıl hayata geçireceğiz?’ soruları cevap bekliyor. Yeni hükümetten ekonomi odaklı bir öncelikler listesiyle sanayicilerin bu sorularına cevap bulmasını bekliyoruz.”

Partiler, ülke çıkarlarını öne koyarak uzlaşmaya varmalı

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, 7 Haziran seçimlerinin ardından, Meclis’te temsil edilen siyasi partilerin bir an önce, parti çıkarları yerine, ülke çıkarlarını öne koyarak uzlaşmaya varmasının ve güçlü bir koalisyon oluşturmasının büyük önem kazandığını vurguladı. Özdebir, “Bizim temennimiz de bu yöndedir. Çünkü, seçimlerin ardından ortaya çıkan siyasi belirsizlik, tüketim ve yatırım harcama kararlarının ertelenmesine yol açmaktadır. Bu durum aşılmazsa, bu yılı da kaybetmiş olacağız” dedi.

Haziran ayı oda meclis toplantısında konuşan ASO Başkanı Özdebir, ekonominin 22 çeyrektir büyüdüğünü, dünyanın bulunduğu şartlar içerisinde bu durumun olumlu olduğunu, ancak milli gelirin son 2 çeyrektir düştüğüne dikkat çekti. Özdebir, “TL olarak reel milli gelir 2014’ün son çeyreğinde yüzde 4.6 ve 2015’i ilk çeyreğinde yüzde 6.3 oranında düşmüştür” dedi. İlk çeyrekteki büyümenin yüzde 4.5 artan iç talepten kaynaklandığını aktaran Özdebir, bu artışın yılın kalanında bu şekilde devam edip etmeyeceğinin tartışmalı olduğunu ifade ederek yatırım harcamalarının bir önceki yılın aynı dönemine göre artmamasının düşündürücü olduğunu dile getirdi.

Türkiye’de yatırım ve üretim ortamını iyileştirecek yapısal reformlar gerçekleştirilmeden ekonomik büyümede anlamlı bir artışın sağlanamayacağının altını çizen Özdebir,“ Ancak yapısal reformlar kalıcı ve güçlü hükümetlerce gerçekleştirilebilir. 7 Haziran seçim sonuçları tek partili bir hükümetin kurulmasına imkan vermemiştir. Bu durumda Meclis’te temsil edilen siyasi partilerin bir an önce parti çıkarları yerine ülke çıkarlarını öne koyarak uzlaşmaya varması ve güçlü bir koalisyon oluşturması büyük önem kazanmaktadır. Bizim temennimiz de bu yöndedir. Çünkü seçimlerin ardından ortaya çıkan siyasi belirsizlik, tüketim ve yatırım harcamalarının etkilenmesine yol açmaktadır. Bu durum aşılmazsa bu yılı da kaybetmiş olacağız” dedi.

Şahsi kaprisler kenara bırakılmalı

Menfaat çelişkilerinin bırakılıp millet için gerçekten neler yapılabileceği üzerine çalışılması gerektiğini vurgulayan Özdebir, “Bir taraftan işsizlik rakamları artarken, bir taraftan protesto olan çek ve senetlerin miktarında ciddi artışlar yaşanırken, bir taraftan da gelmekte olan müthiş bir teknoloji tusunamisi altında ezileceğimiz bu günleri çok iyi değerlendirmezsek, önümüzdeki dönemlerde her zaman üçüncü sınıf bir ülke olmak mecburiyetinde kalacağımız kritik günlerden geçerken, siyasetçilerin de şahsi kaprislerini bir kenara bırakıp vatan için, millet için el ele verip gerçekten güçlü, kararlı ve dört yıl sürecek reformları yapacak bir hükümeti oluşturması lazım” diye konuştu.

Bu bir fırsat; Anayasadan başlamak üzere tüm düzenlemeler yapılmalı

TBMM’de her türlü görüşün temsil edildiğini hatırlatan Özdebir, bunun bir fırsat olduğunu dile getirerek, “Bu fırsatta reformlar dediğimiz, hepimize acı çektiren, Anayasadan başlamak üzere tüm kanunlarımızı, yönetmeliklerimizi, hepsini, bütün mevzuatımızı siz salondaki değerli insanları hayatın merkezine koyacak, üretimin önünü açacak, yenilikçi yatırımların önünü açacak, insanlara tekrar şevk ve heyecan verecek düzenlemelerin yapılması lazım” dedi.

Meclis toplantısının ardından ASO geleneksel iftar yemeği gerçekleşti. İftar yemeğine Ekonomi Bakan Yardımcısı Adnan Yıldırım, Maliye Bakan Yardımcısı Abdullah Cantimur başta olmak üzere bürokratlar, belediye başkanları, sivil toplum örgütleri başkanları, ASO meclis ve komite üyeleri ile çok sayıda davetli katıldı.
ASO’nun 34 üyesi en büyük 500 arasında

ASO Başkanı Özdebir, İSO’nun açıkladığı Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşu arasında ASO’nun 34 üyesinin yer aldığını belirterek, tüm üyelerini kutladı.

İSO, sanayide ‘katma değer odaklı üretim’e geçiş ve kârları eriten ağırfinansman giderleri için İstanbul Ticaret Üniversitesi ile proje başlattı

Geçtiğimiz hafta açıklanan İSO 500 sonuçlarını değerlendiren İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, sanayide rakamlara da yansıyan temel sorunlara çözüm için İstanbul Ticaret Üniversitesi ile iki alanda işbirliği başlattıklarını söyledi. Büyük kuruluşlarda Ar – Ge harcamalarının binde 7.4 düzeyinde olduğuna dikkat çeken Bahçıvan, birinci çalışmanın bu konuda olduğunu, üniversite ile “katma değerli üretim odaklı” sanayi yapısını geliştirmek için, “Sanayi Politikaları ve Kalkınma Merkezi” kurma çalışmaları yürüttüklerini açıkladı. Bahçıvan, ikinci işbirliği alanının da finansman konusunda olduğunu, yine Ticaret Üniversitesi ile ‘Finansal İnovasyon’ konusunda çalışacaklarını söyledi. Bilindiği gibi İSO 500 sonuçları, “finansman giderlerinin sanayicinin kar ortağı olduğunu” ortaya koymuştu.

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi haziran ayı olağan toplantısı, “İSO 500 Aynasından Ekonomi ile Sanayimizdeki Ana Sorunlar ve Çözüm Yolları” gündemi ile gerçekleştirildi. İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, açılışta yaptığı konuşmada, sanayinin temel sorunlarına değindikten sonra bu sorunların çözümü için İstanbul Ticaret Üniversitesi ile yaptıkları 2 alanlı işbirliğini anlattı. Bahçıvan, şöyle dedi: “Türkiye sanayisinin hantal boyutundan ileri teknoloji kullanan ve Ar-Ge altyapısını güçlendiren bir yapıya dönüştürülmesi gerekiyor. İşbirliğimiz, sanayi firmalarının küresel rekabet yarışında geri kalmamasına katkı sağlayacak.‘İstanbul Sanayi Strateji Belgesi’nde sanayinin küresel rekabet gücünü artırmak üzere önerdiğimiz 18 strateji arasında, üniversite-sanayi işbirliği ile ileri teknoloji kullanımının artırılması da vardı. Geçen hafta açıkladığımız İSO-500 Büyük Kuruluş – 2014 yılı verileri gösterdi ki sanayi kuruluşlarının Ar-Ge ve teknoloji yoğunlukları açısından önlerinde oldukça uzun bir yol var. 500 Büyük Kuruluşun Ar-Ge harcamalarının üretimden satışlara oranı binde 7.4 gibi düşük düzeyde iken, yüksek teknolojilerin yaratılan katma değer içindeki payı ise sadece yüzde 3.2 oldu. Bu sonuçlar, Türkiye’nin ihtiyacı olan istikrarlı büyümenin, katma değerli üretim odaklı olması gerektiğini net bir şekilde ortaya koyuyor. Sanayi Politikaları ve Kalkınma Merkezi kurma çalışmaları sonuçlanmak üzere. Üniversitesi bünyesinde yüksek lisans programı da açıldı. Program, sanayi firmalarının katma değerli üretimle kendisini geliştirerek küresel rekabet yarışında geri kalmamasına katkı sağlayacak. Programa İSO’da akademik kariyeri bulunan eksperler de öğretim desteği verecek.”

İkinci proje: Finansal inovasyon

Sanayicinin en önemli sorunlarından birinin de finansal yönetim olduğuna dikkat çeken Bahçıvan, bu konuda şu değerlendirmeyi yaptı:
“Sanayici iki yıldır esas faaliyetinden kazandığı paranın yarısını finansal giderlere harcamak zorunda kaldı. Geçen yıl da bunun altını çizmiştik. Ne yazık ki bu yıl da aynı durum ile karşı karşıyayız. 2013 yılında faaliyet kârları 36,5 milyar lirayı bulan 500 Büyük Sanayi Kuruluşu, bunun yarısından çoğunu, 19 milyar lirasını finansman gideri olarak kaybetmişti. Bu yıl da 30 milyar lira olan esas faaliyet gelirlerinin yine yarısından fazlasını, 16 milyar lirasını finansman gideri olarak kaybetmiş. Faaliyet kârlılığı ile ilgili bir diğer önemli gösterge de geçen yıl ilk kez kullandığımız EBITDA verileri. Bu veriler de faaliyet kârlılığındaki gerilemeyi teyit ediyor. 500 Büyük’te EBITDA oranı geçen yıl yüzde 11 iken, bu yıl yüzde 10,7’ye indi. Toplam borçların aktif toplamı içindeki payına baktığımızda da sanayi sektörümüzün içinde bulunduğu finansman yükünü açıkça görebiliyoruz. Sanayicinin bu alanda ciddi bir inovasyona ihtiyacı var. Ticaret Üniversitemiz ile bir diğer önemli işbirliği konumuz ‘Finansal İnovasyon’ alanındadır. Önümüzdeki günlerde uluslararası konuşmacıların katılımıyla bu konuda bir panel hayata geçireceğiz.”

Türkiye’de uzlaşının başarılması gerekiyor

İSO Başkanı Bahçıvan, ekonomiyi ana gündem maddesi yapan bir yaklaşımın tüm siyasi partilerce benimsenmesi gerektiğine inandıklarının altını çizerek, böyle bir yaklaşımın seçmen iradesine karşı gösterilecek en tutarlı ve sorumlu davranış olacağını ifade etti.

Türkiye’de yıllardır koalisyon pazarlıklarının, müzakerelerinin nasıl yapıldığını biraz unuttuklarını belirten Bahçıvan, koalisyonlar noktasında bugünkü tablo böyle bir resim ortaya koymuşsa, bunun pozitif bir enerji beklentisiyle değerlendirilmesinin Türkiye’nin ekonomik geleceğinin hayrına olacağına inandıklarını bildirdi. Türkiye’de uzlaşının başarılması gerektiğine değinen Bahçıvan, müzakere sürecinin tüm sosyal çevrelerce sabırla beklenmesini ve pazarlıkların belli bir noktaya gelene kadar tüm parti liderlerine anlayış gösterilmesi gerektiğini vurguladı.

Sanayici samimi koalisyon istiyor

SERCAN AKINCI / İSTANBUL

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay, 7 Haziran seçimlerinin ardından tek parti iktidarının yerini muhtemel bir koalisyon yönetimine bıraktığını ifade ederek, “1970’lerin ve 1990’ların, memleketi çürüten, farklı ajandalara sahip, enerjimizi emen samimiyetsiz koalisyonlarını tekrar yaşamak istemiyoruz. Bu nedenle partilerimizin milletin verdiği mesajı alıp, güçlü bir icraat koalisyonu kurmasını talep ediyoruz. Türk siyasetinin de artık bu olgunluğa eriştiğine inanıyoruz” dedi. Bugün şartların, bir an önce uyumlu ve icracı bir hükümet kurup, sorunların hızla üzerine gidilmesi gerektiğini belirten Okyay, şöyle devam etti: “Ülkenin 500 büyük sanayi kuruluşunun mali yapısı ve faaliyet karlılığı giderek erozyona uğruyor. Bu erozyon, sanayide yapmamız gereken büyük dönüşüm için güç kaybetmemize neden oluyor. Bakınız, 500 büyük sanayi kuruluşumuzu tek bir şirket saysak ancak Apple’ı yakalayabiliyor. Sınırımızda birçok örgütün birbiri ile savaşı nedeniyle hareketlilik yaşarken ve dünyadaki 10 mülteciden biri ülkemize sığınmışken, Avrupa Birliği tam üyelik yolunda bizi oyalarken, en büyük pazarlarımız klasik büyüme sorunu nedeniyle ayaklarımızı bağlarken, bize yeni bir oyun planı lazım. Dünyada yeni bir trend var. Artık ülkeler büyük projelerle değil öncelikler listesiyle ilerliyor. Bize göre; ‘Türkiye yeniden nasıl bir cazibe merkezi olacak? Şirketlerimizin finansmana erişimi nasıl kolaylaşacak? Sanayide ihtiyaç duyduğumuz teknoloji dönüşümü nasıl hayata geçecek? Kadınımızı ekonominin içine daha nasıl dahil edeceğiz? Kalkınmanın motoru olan eğitimde doğru bir sisteme nasıl geçeceğiz? Sivil ve evrensel değerleri aşan yeni bir Anayasayı nasıl hayata geçireceğiz?’ soruları cevap bekliyor. Yeni hükümetten ekonomi odaklı bir öncelikler listesiyle sanayicilerin bu sorularına cevap bulmasını bekliyoruz.”

Partiler, ülke çıkarlarını öne koyarak uzlaşmaya varmalı

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, 7 Haziran seçimlerinin ardından, Meclis’te temsil edilen siyasi partilerin bir an önce, parti çıkarları yerine, ülke çıkarlarını öne koyarak uzlaşmaya varmasının ve güçlü bir koalisyon oluşturmasının büyük önem kazandığını vurguladı. Özdebir, “Bizim temennimiz de bu yöndedir. Çünkü, seçimlerin ardından ortaya çıkan siyasi belirsizlik, tüketim ve yatırım harcama kararlarının ertelenmesine yol açmaktadır. Bu durum aşılmazsa, bu yılı da kaybetmiş olacağız” dedi.

Haziran ayı oda meclis toplantısında konuşan ASO Başkanı Özdebir, ekonominin 22 çeyrektir büyüdüğünü, dünyanın bulunduğu şartlar içerisinde bu durumun olumlu olduğunu, ancak milli gelirin son 2 çeyrektir düştüğüne dikkat çekti. Özdebir, “TL olarak reel milli gelir 2014’ün son çeyreğinde yüzde 4.6 ve 2015’i ilk çeyreğinde yüzde 6.3 oranında düşmüştür” dedi. İlk çeyrekteki büyümenin yüzde 4.5 artan iç talepten kaynaklandığını aktaran Özdebir, bu artışın yılın kalanında bu şekilde devam edip etmeyeceğinin tartışmalı olduğunu ifade ederek yatırım harcamalarının bir önceki yılın aynı dönemine göre artmamasının düşündürücü olduğunu dile getirdi.

Türkiye’de yatırım ve üretim ortamını iyileştirecek yapısal reformlar gerçekleştirilmeden ekonomik büyümede anlamlı bir artışın sağlanamayacağının altını çizen Özdebir,“ Ancak yapısal reformlar kalıcı ve güçlü hükümetlerce gerçekleştirilebilir. 7 Haziran seçim sonuçları tek partili bir hükümetin kurulmasına imkan vermemiştir. Bu durumda Meclis’te temsil edilen siyasi partilerin bir an önce parti çıkarları yerine ülke çıkarlarını öne koyarak uzlaşmaya varması ve güçlü bir koalisyon oluşturması büyük önem kazanmaktadır. Bizim temennimiz de bu yöndedir. Çünkü seçimlerin ardından ortaya çıkan siyasi belirsizlik, tüketim ve yatırım harcamalarının etkilenmesine yol açmaktadır. Bu durum aşılmazsa bu yılı da kaybetmiş olacağız” dedi.

Şahsi kaprisler kenara bırakılmalı

Menfaat çelişkilerinin bırakılıp millet için gerçekten neler yapılabileceği üzerine çalışılması gerektiğini vurgulayan Özdebir, “Bir taraftan işsizlik rakamları artarken, bir taraftan protesto olan çek ve senetlerin miktarında ciddi artışlar yaşanırken, bir taraftan da gelmekte olan müthiş bir teknoloji tusunamisi altında ezileceğimiz bu günleri çok iyi değerlendirmezsek, önümüzdeki dönemlerde her zaman üçüncü sınıf bir ülke olmak mecburiyetinde kalacağımız kritik günlerden geçerken, siyasetçilerin de şahsi kaprislerini bir kenara bırakıp vatan için, millet için el ele verip gerçekten güçlü, kararlı ve dört yıl sürecek reformları yapacak bir hükümeti oluşturması lazım” diye konuştu.

Bu bir fırsat; Anayasadan başlamak üzere tüm düzenlemeler yapılmalı

TBMM’de her türlü görüşün temsil edildiğini hatırlatan Özdebir, bunun bir fırsat olduğunu dile getirerek, “Bu fırsatta reformlar dediğimiz, hepimize acı çektiren, Anayasadan başlamak üzere tüm kanunlarımızı, yönetmeliklerimizi, hepsini, bütün mevzuatımızı siz salondaki değerli insanları hayatın merkezine koyacak, üretimin önünü açacak, yenilikçi yatırımların önünü açacak, insanlara tekrar şevk ve heyecan verecek düzenlemelerin yapılması lazım” dedi.

Meclis toplantısının ardından ASO geleneksel iftar yemeği gerçekleşti. İftar yemeğine Ekonomi Bakan Yardımcısı Adnan Yıldırım, Maliye Bakan Yardımcısı Abdullah Cantimur başta olmak üzere bürokratlar, belediye başkanları, sivil toplum örgütleri başkanları, ASO meclis ve komite üyeleri ile çok sayıda davetli katıldı.
ASO’nun 34 üyesi en büyük 500 arasında

ASO Başkanı Özdebir, İSO’nun açıkladığı Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşu arasında ASO’nun 34 üyesinin yer aldığını belirterek, tüm üyelerini kutladı.